Sen Nehri’nin ayaklarına prangalanmış
Eyfel Kulesi’nden Paris’e bakıyorum
İstanbul
Sana yazıyorum
Aldatılmayacak kadınsın
...
Paris'te
Bu tüm sokakları aynı şehirde ben
Denizsizliğin ortasında boğuluyorum şimdi
Dümdüz bir çayırın ortasına tüm tıpkılıklarıyla konulmuş maket evler,
Aynı gündüzler, aynı geceler
Ve soğuk bir yaz gününü unutmadığım kadar unutmayacağım Paris’i.
Paris
Yaşlı ve asık suratlı adam
Ya da soğuk bir sanat müzesi
Ona bakar onu anlarım
Ama onda kalamam...
...
İstanbul, alımlı kadınım..
Ancak senin yüzünü öper en güzel portreler
Ancak senin kollarında yaşanır bir hayat
Ancak senin teninde o en sıcak kokusu kadınlığın
Ve ancak senin içinde mutluyum ben..
Bütün özlemlerim hep senin yüzünden...
..
Gezip gördüğüm her yerde
Senin yüzün
Senin mavin
Senin yeşilin aranır İstanbulum...
Yok Boğaziçi’ne eş bir diyar
Haliç’te kuşlar bana sevdalı.
Galata’dan bakarım
Beyoğlu'ndan sana göz kırpar...
Dillerin ne tatlıdır
Gözlerin ne derin, ne cazip
Dokunuşlarında aşkın yedi rengi
Ve şefkati denizin, suyun
Dudaklarında o şarkı
Ve sana eşlik eden güvercinlerinle
İstanbul
İstanbulum...
..
Denizin kimle buluşursa buluşsun
Yolların kime çıkarsa çıksın
Sen
Aldatılmayacak kadınsın
Sen Nehri’nin ayaklarına prangalanmış
Eyfel Kulesi’nden Paris’e bakıyorum
İstanbul
Sana yazıyorum
Aldatılmayacak kadınsın
..
Zülfü Livaneli dudaklarda
Orhan Veli hala seni dinler
Gözleri kapalı...
İstanbul, sen, aldatılmayacak kadınsın...
1 Eylül 2008 Pazartesi
par'İstanbul
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)